26 Eylül 2009 Cumartesi

Aramasın Gözler..


Birileri Gelse,20 milyar paranızı alıp sizi 6 ay özgürlüğünüzden mahrum bıraksa....
(bu yazının devamı TCK:318-Halkı Askerlikten soğutma suçu kapsamına girebileceğinden kaleme alınmamıştır.)

25 Eylül 2009 Cuma

Oscar Wilde

''Bir kadın ne kadar uzun süre kızından 10 yaş genç gözüküyorsa,o kadar mutludur.''
OSCAR WILDE

Dünyayı kurtarma kararımı erteledim!!



Bu blogu açarken dünyayı en kısa zamanda kurtarma planlarının temellerini de yavaştan atmıştık Morpheus ile. Amma velâkin bunaldım okuyucularım! Seçilmiş kişi olarak her gün karşılaştığım sorunlar, bu köleleşmiş topluluğa laf anlatamama sıkıntısı beni bıktırdı. Çabuk pes ettiğimi düşünebilirsiniz ama inanın öle değil. Seçilmiş kişi olarak vatan haini, yobaz, fettocu, dinsiz her türlü yaftayı yedim ve fiziksel olmasa da mental bir yorgunluk var nihayetinde.

Kısaca özetlemek gerekirse dünyayı kurtarmayı erteledim!! Morpheus "gel etme neo! Sen seçilmiş elemansın yapma etme" dedi ama cıks.

Diyeceksiniz “peki ne yapacaksın neocan?”, balığa sardım valla 2-3 günde bir gidiyor kafamı dinliyorum süper bir meşgale. Bir süre böyle devam edecek gibi görünüyor zaten dünyayı kurtaracak olsam bile Türkiye’ye ellemem böyle yaşasın köleler.


Yarın akşam yine gidip süper güçlerimle denizdeki canavarlarla boğuşacağım öyleyse rast gelsin bana!!



21 Eylül 2009 Pazartesi

United:4 City:3





Teknik problemlerden dolayı maçın ikinci yarısını seyredebildim;fakat 45 dakika yetiyo futboldan zevk almak için.İkinci yarıyı özetlerden izlediğim ve internetten okuduğum kadarıyla tek bir kelimeyle özetlemek yeterli olacaktır:GIGGS.Bu futbol abidesi benim canlı izleyemediğim yıldızlar kervanına katıldı maalesef.Bundan sonra Türkiye'ye bir daha gelir mi?Kılacağım tüm namazlarda dua edeceğim.Tabi City için de bişeyler yazmak lazım.Arap şeyhinin parasıyla çok sağlam takım kurdular.Yıldırım Demirören gibi salak salak transfer yapmadılar para çok diye.Takımın iskeleti için para haracadılar ama ileride büyük başarılar gelecektir sabır gösterilirse.EPL'ye hayırlı olsun diyelim artık.Rekabetçi bir derbi daha kazandık.

R. Madrid:5 Xerez :0




İspanya Ligi'nde Geçen sene hezimete uğrayan,bu sene Barca'yı yakalamak için deli para harcayan takım haftaiçi oynadığı Şampyonlar Ligi maçından sonra ligde de rakibine 5 attı.Goller C. Ronaldo,Guti,V. Nistelrooy ve Benzema'dan.Ama hala Barca gibi futbol oynayabiliyo mu?Belki ilk yarı sonuna doğru oynayacak.Biraz daha beklemek lazım.

İzmir' in şirin tatil beldelerinde askerlik

Kasımda askere gidecek olan şahsımın ve benim gibi birkaç arkadaşın planladığı müthiş action. Genelkurmay ile konuştuk hallettik, sağ olsunlar kırmadılar ve fark ettim ki öle bahsedildiği gibi mantıksızlık filan da yok, tanıdım gayet iyi çocuklar.

İsterseniz siz de güzel bir dilekçe ile istediğiniz yeri belirtin ;ama söylemeliyim ki öle her yeri kabul etmiyorlar, bodrum kontenjanı dolmuş mesela.



20 Eylül 2009 Pazar

Hayırlı Bayramlar


Tüm İslam aleminin bayramı mübarek olsun.Sevenlerin biraraya gelmesi,her evde neşenin hüküm sürmesi dileğiyle...

19 Eylül 2009 Cumartesi

Örümcek Adam!!

Hey gidi örümcek adam ne hallerdesin

18 Eylül 2009 Cuma

Ferrari ürünlerini boykot çağrısı

Beni tanıyanlar bilir yakın zaman içinde bir Ferrari alma durumu söz konusu olmuş, istediğim modelin rengi olmadığı için galeri beni gereksiz yere bekletmişti. Bunun üzerine ben de Ferrari ürünlerini boykot kararı almış ve tüm okuyucularımı davet etmiştim akabinde Ferrari beni arayıp özürlerini ileterek istediğim renk aracı evimin önüne çekti, ben de bir şans daha tanıyım istedim. Size olan biteni özetledim ama olaylar daha sonra gelişti...

Arabayı bir hafta kadar sürdükten sonra bir sorunun olduğunu anladım ve hemen teknik servise götürdüm aracı. Teknik servis bir şey bulamadıklarını arabanın sağlam olduğu yönünde bilgi verdiler ama inanmadım! Hemen sanayiye Hayri Usta’nın yanına koştum. “ustacım araba 250-300 km/s yapınca içeri ses alıyor bir bakıver” deyince yılların kurdu Hayri Usta kafasını onaylarcasına salladı. Kuvvetle muhtemel durumu tahmin etmişti, bunu yağ ve is ile efektlendirilmiş yüzünden anladım. 30-40 dakika sonra Hayri Usta yanımda bitiverip “bu seri üretimlerde hep aynı sorun var Neo’cum yemişler seni” dedi, “tamam ustacım eyvallah” deyip doğru bir reklamcının yanına koştum. Arabanın arka camına “BU ARABA SIFIR AMA 250-300 KM/S ARASINDA İÇERİ SES ALIYOR!!” diye yazdırıp bizim çırağa emanet ettim, bütün Mersin’i dolaşmasını ve sonra galericiye götürüp satılığa çıkartılmasını tembih etmeyi de ihmal etmedim.

Ağabeyimi arayıp beni sanayiden almasını rica ettim, transporterla gelip beni aldı sağ olsun, oracıklarda bırakmadı…

Ferris Bueller's Day Off

lisedeyken hangimiz okuldan kaçmak için can atmazdık ki?Sabah erken kalkmak zorunda olmak sanırım tüm lise gençliğinin kabusudur.Ferris Bueller kardeşimiz gayet güzel hazırlanmış bir planla okulu ekiyor ve...

Yaşamanın Koşulu

6 ana başlıkta inceleyebiliriz aslında

1. `şanslı olmak`
2. `şanslı olmak`
3. `şanslı olmak`
4. `şanslı olmak`
5. `şanslı olmak`
6. `şanslı olmak`

1. şanslı olmak:

sağlıklı doğmaktır; aksi halde baştan kaybedebilirsiniz.

2. şanslı olmak:

doğru yerde doğmaktır; Somali gibi bir yerde ne kadar yaşayabilirsiniz ki mesela?

3. şanslı olmak:

doğru ailede doğmak; sadece bir kaç adım değil, size çok şey kazandırır.

4. şanslı olmak:

güçlü tarafta yer almak; her manada düşünebilirsiniz din, ırk, düşünce vs vs vs hangisi hakimse o daha eşittir o daha haklıdır.

5. şanslı olmak:

her daim tek parça ve sağlıklı olmak; dış etkenlerden en az derece zarar görmektir.

6. şanslı olmak:

mutlu olmaktır; bazen yaşadığını anlamanın tek yolu budur.

Kısaca yaşamanın koşulu ‘çok şanslı olmak’ tır.

Varsayalım ki bunların sayısal değeri olsun, eğer ki bu saydığım değerlerin çarpımı ‘> 0’ denkliğine sahip birey ben yaşıyorum diyebilir kanımca.

Ter İdmanı

Mahallenin gençleri iftardan sonra evin ordaki sahaya top oynamaya çağırdı.Kıramadım,aralarına
iştirak ettim;fakat Ramazan Ayı'nda aldığımız kilolar başımızı belaya soktu.Özellikle bel bölgesinde toplanan yağlar ani yön değişimlerinde problem yaratıyor.Okullar da açıldı.Tayfayı toparlayıp her hafta yapılacak halı saha maçları ile forma girmek lazım mıdır?Kesinlikle.
Arz ederim...

Yeneceğim sizi fazla kilolar...

17 Eylül 2009 Perşembe

Şef Seattle

"Son ırmak kuruduğunda, son ağaç yok olduğunda, son balık öldüğünde; beyaz adam paranın yenilemeyen bir şey olduğunu anlayacak!"

Şef Seattle

Alın Verin Ekonomiye Can Verin

Şu sıralar revaçta olan bu kampanyayı duymayan-izlemeyen kalmamıştır ama ben yine de siz okurlarıma hatırlatayım;

  • Deniz Gökçe- Ekonomist (bakkal)
  • Yaman Törüner - Merkez Bankası eski Başkanı(oyuncakçı)
  • Akın Öngör - WWF Türkiye Başkanı (simitçi)
  • Meliha Okur - Ekonomi Yazarı (çiçekçi)

Kahramanlarımız esnaf rollerine bürünüp toplumumuza alış-veriş yapması yönünde nasihatlerde bulunup, ekonominin sakız, simit, oyuncak ve gül alınarak canlanacağını savunuyorlar. Detayları merak eden okuyucular www.ekonomiyecanverin.com adresinden kampanya reklamlarını izleyebilirler.

Reklamı hatırlattığımıza göre gelelim meselenin can alıcı kısımlarına. Oyuncakçı amcayla başlayalım; amcamız içeriye giren çocuklu müşteriye sanki ne istediğini hissetmişçesine oyuncak gemiyi uzatıyor. Orada bir afalladım, sanırım yılların tecrübesi yahut o oyuncakçının uyguladığı bir uygulama olsa gerek (random oyuncak iteleme uygulaması) diye geçiştiriyorum. Akabinde kadın parayı uzatıyor amcamızın fiş vermemesi de gözümüzden kaçmıyor ve sonra da amcamız başlıyor nasihate… :S reklamın kapanışında ise gelen çocuklara sapıkçasına coşarcasına hitap edişini de kaçırmıyoruz. Çiçekçi ablamız için de diyecek pek çok şey var aslında. Sanki gül satmamak için bağırıyor “almayın çiçeklerimi belanızııı..” der gibi ses tonuna sahip ablacağızımız. Yakınlarından geçen potansiyel müşterilere dikkat ederseniz kafalarını bile çevirmiyor hatta mesafe korumayı abartarak yollarına devam ediyorlar. Yine kapanışta gül almanın ekonomiye getireceği katkıyı anlatmak için terliyor çiçekçi ablamız. Bakkal amca ise sanki bakkalın sahibi değil de orada 10 dakikalığına işini halletmeye giden bakkal sahibinin bıraktığı adam gibi duruyor. Amcamız sakız almamızı öğütlerken bile bir düşünceli, yüzünde ise garip bir mutluluk var ben böle bakkal amca görmedim yahu… Neyse amcamız da klasik sonu dile getirmeyi ihmal etmiyor sakızla dünyaları kurtarıyoruz. Reklamın sonunda ise bilmem ne kaşar geldi diye bağırıyor dışarı doğru ama yüzündeki ifade “gel len kazığımı bir ye de gör” kıvamında :). Simitçi dedemizi de sanki dekor gibi koymuşlar oraya bırakın simit satmayı, hayatında simitçiden simit almış bir hali bile yok. Reklamın sonunda “gevrek” diye bağırırken yüzündeki ifadeye dikkat edin arkadaşlar! Evet o pis sırıtmayı siz de fark ettiniz değil mi? :)

Kahramanlarımızın genel olarak performansı vasatın da altında (siz Amerikalılar ne diyor hmm “sucksss”). Arkadaşım tamam profesyonel oyuncu değilsiniz de içinizde hiç mi amatör ruh yok? Hiç mi gidip bakkal amcadan alışveriş yapmadınız? Hiç mi oyuncakçıya gitmediniz? Hiç mi simitçi, çiçekçi görmediniz ey dünyalı dostlar? Reklam, insanlara o kadar bayat geliyor ki insanlar içindeki mesajı direkt kötü algılıyor. Ben kendi adıma izlediğimde "bunlar bizi aptal yerine mi koyuyor ulan" diyorum. Bir reklam projesi bu kadar mı bayat olur, bu kadar mı kötü satılır kardeşim... Yetkili merci diye sağdan soldan ekonomist, kurumda başkanlık yapmış insanları toparlamak yerine gerçekten bir bakkal, çiçekçi oynatılabilirmiş… neysem..

Gelelim kampanya reklamının verdiği mesaja. Benim anladığım “Bakın bizler yetkili mercileriz. Dediklerimiz bir gram doğru olsaydı şimdi ya simitçi, ya çiçekçi olurduk. Bakın halimize şöyle bir gözümüze bakın biz bile inanmıyoruz, dediklerimize aldanmayın o kadar yüksek yerlere gelip bunları dediğimize biz bile şaşıyoruz. Tuzum var diye seslendiler, biz de salatalıklarımızı aldık geldik hepsi bu yoksa sakız satmayla ekonomi mi düzelir arkadaş…” şeklinde iyimser. Ya da bu ağabeylerimiz ablalarımız cidden ekonomiden zerre çakmıyorlar, o mevkilere şans eseri gelmişler…

Arkadaşım, ekonomi hiç böyle reklam kampanyalarıyla düzelir mi? Tamam Keynes-meynes görmüşsün, para döngüsünün ekonomiyi canlandıracağını akıl etmişsin de milletin cebinde kaç kuruş var bir haber kalmışsın. Sen mevcut kaynaklarını yönlendir halka, onların cebine para girsin akabinde gitsinler sakız, simit alsınlar… Elin ülkeleri vergi indirimleri, kredi olanakları sağlarken sen kampanya diye milleti ebleh yerine koy… Poff içim daraldı ağabeyler. Daha bir şey demiyorum ben.

Bu da kampanyayı tii’ye alan amatör bir çalışma. Bu çocuğun ismini bir yere not alsın bu ekonomistler:)

16 Eylül 2009 Çarşamba

Samuel Beckett

'Ever tried,ever failed.Try again,fail again;fail better.'

*Hep denedin,hep yenildin.Yine dene,yine yenil;daha iyi yenil.


Amerika Açık 2009

Erkek tenisinin yeni süperstar adayı...

Williams'lar ve Ruslardan sıkılan bayan tenisine yeni bir soluk...

Victorian Age Novel




Efendim bu victoria döneminin romanları neden bu kadar sıkıcıdır?Özellikle bu Bronte kardeşler iliğimizi kurutmuşlardır okurken.Bunların romanlarını okutarak bir neslin gelecek hayallerini çöpe atmalarına sebep olanları buradan iyi niyetlerimle anmak istiyorum.Romanlarda baskın olan sürekli kötülük sürekli kötülük okurken ve incelerken(benim gibi ingiliz dili öğrencisi olnalar için geçerli)insanların iyilik hormonlarını yokedip vahşi bir nesil yaratmıştır efendim.Bu dönemde yazılan romanlardan en iyisinin Bram Stoker'ın yazdığı Dracula olması sanırım ne demek istediğimi gayet rahat anlatır.




Bu dönemin vahametini daha iyi anlatmak için şöyle bir anımı aktarayım:Bu dersin sınavına çalışmaktan bunalmış olan ben arkadaşlarıma şöyle bir mesaj çektim:'İnşallah Bertha Mason'la aynı olur kaderiniz.Dracula'dan kaçarken Heathcliff'in eline düşersiniz.'Sonuç:geceyi hastanede geçiren bir arkadaş.Dahe ne söyliyim ben.

Seda Sayan ve Pepsi

Efendim siz bilmezsiniz ama morpheus bilir ki reklamları severek izlerim. Hatta reklam videosu güzel hazırlanmış ürünleri hemen alasım gelir o derece… Amma velâkin bazı reklamlar yok mu... Güzelim günün içine ederler, kanalı hemen değiştirmekte tereddüt etmezsiniz. İşte bugün buna benzer bir reklam videosuna sahip bir markayı masamıza yatırıp orasını burasını didik didik edeceğim.

Konuya dalmadan önce Seda Sayan ile reklam fikrini, Pepsi'ye kim itelemişse tebrik ediyorum. Zaten bu markayı ancak böyle bir isim temsil edebilirdi (!). Ama bir yerde de hak veriyorum çünkü bahsi geçen şahıs Seda Sayan sonuçta, Türkiye’nin en güvenilir ismi(anketler öle buyurmuş o anketi kim yaptı merak konusu neyse…) ayrıca çoğumuzun annesi gün içinde onun televizyondaki garip programlarını evinden eksik etmiyor hatta çoğu insan için de yetkili merci. Hal böle olunca marka haklı olarak; pepsi tüketmemizi buyuran Seda hanımın kitlesi olan anneleri hedeflemiş. Annelerin kola içme evladım dediği şu günlerde bence yanlış düşünülmüş. Sevgili pepsi sen kesin araştırmışsındır ama kolayı en çok gençler tüketiyor ve ben Seda Sayan’ı seven aklı başında bir genç görmedim henüz. Kendim de genç olarak (öle hissediyorum hala :)) Seda Sayan'ı televizyonda her gördüğümde hemen kanalı değiştiriyorum, korkumdan televizyonu kapatıp bilgisayarımdaki balıklı ekran korucusuna odaklanıp beynimi arındırıyorum... Sunduğu programda kendini uzun göstermek için kamera hileleri, kendini her şeyi bilen kadın moduna sokuşu bir de o sesi yok mu.. off off anlatırken bile bir hoş oldum efendim anlayın işte.



Reklam videosuna gelince Seda hanım bir tırla gelip günün mağduruna hemencecik müdahale ediyor ve pepsi promosyonlarını çok basitçe hazırlanmış şarkı sözleriyle anlatıyor, herkes mutlu oluyor. Yukarıda didik didik edeceğim dedim çok özür dilerim ama yapamayacağım çünkü ayrıntıya girmem için tekrar tekrar izlemek zorundayım ve bunu hiçbir insan evladı hak etmiyor inanın...



Oysa geçmişten bugüne pepsi reklamında oynayanlara bakıyorum göze, kulağa hitap eden insanlar. Jennifer Lopez'den tutun Britney Spears'a oradan Beckham’a kadar ve hatta eskiler bilir Michael Jackson bile pepsi reklamında oynamışlığı var. Bu kadar karizma adamlarla reklam filmi çektikten sonra karizma diye Seda Sayan'ı getir? Olacak iş mi bu Pepsi? Yakıştı mı sana?



Yazımın sonlarına doğru belirtmek isterim ki Seda Sayan yüzünden çok sevdiğim pepsi ürünlerini marketlerden artık alamaz oldum. İlk başlarda kimseler görmesin diye gazeteye sardırmalar akabinde siyah poşet bir çözüm gibi durdu ama çevremdeki insanların fark etmesi uzun sürmedi. Zaten parayı uzatırken içimde bir burukluk, siyah poşeti elime aldığımda ise hoş olmayan bir gariplik ve aniden gelen titremeye daha fazla da dayanamazdım. Bu yüzden pepsi ile arama bir mesafe koydum.

Umarım pepsi ileriki zamanlarda yapacağı reklam videoları için İbrahim Tatlıses, Mahmut Tuncer ve Petek Dinçöz gibi halka mal olmuş insanları oynatmayı düşünmez de yıldızımız barışır.

Bunları yazarken gözyaşlarımı silen morpheus’a da minnettarım.

14 Eylül 2009 Pazartesi

www.anindasatis.com

efendim bu yazdıklarımız atmasyondur şimdilik.. gördüğünüz alandaki mevcut her şey satılıktır =) hatta ve hatta morpheus da dahil ",

sözlük


Ey kendine ekşisözlük diyen platform!burdan sana sesleniyorum:fikirlerimizi söylememizi bizi sözlükten atarak engelleyemezsin.Bekle bizi geliyoruz... :))

13 Eylül 2009 Pazar

R7


Blogumuzun ismine uygun bir şekilde başarıyla eşanlamlı biriyle başlıyoruz yeni maceramıza.Raul Gonzales...Uzun uzun anlatmaya gerek yok sanırım.Futbolda her dönem başarılı olabilen nadir insanlardandır kendisi...Neo tren yola çıktı :))